27 Mart 2018 Salı

EĞİTİMDE YARATICILIK VEYA ÜRETKENLİK (CREATIVITY)

Literatürde yaratıcılık olarak geçen ve yazımızda üretkenlik olarak kullanacağımız kabiliyet çeşidine günlük hayatta birçok örnek verebiliriz. Sanatın her çeşidinde resimden müziğe insanların hayallerine beden giydirmesi, hayatın yapı taşlarından içilebilecek suyun düşük maliyetle üretilebilmesi, sağlık servislerinin düşük ücretlerle gerçekleşebilmesi için üretilen projeler, enerji dönüşümüyle ücretsiz yaşanabilecek evler, hastalıkların tedavisi için alternatif yöntemler, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının keşfi, insanların mutlu ve iletişin içinde savaşmadan yaşamasını sağlayacak fikirler ve idealler, jeopolitik sorunların savaşmadan çözümünü sağlayacak teklifler, hayat kalitesinin yükseltilmesi aklımıza ilk gelen üretkenlik örnekleridir.
Yaklaşık 150 yıldır literatürde olan “yaratıcılık” kavramı önceleri Yunan bilim insanlarının buluşları için kullanılmış, ikinci dünya savaşından sonra ise bilim ve sanat alanındaki yenilikler için kullanılmıştır. Dini yönüyle “yaratıcılık” sadece Yaratıcıya özgü olduğu için İslam literatüründe “üretkenlik” olarak kullanılmıştır. Biz de yazımızda “üretkenlik” olarak kullanacağız.
Uzun yıllar literatürde olmasına rağmen tanımı yapılmayan üretkenlik, Stein (1953) tarafından “bir grubun ihtiyacını karşılayacak yeni ve gerekli bir iş” olarak tanımlanmıştır. “Yeni” ve “gerekli” anahtar kelimeleri sonraki hemen hemen her tanımda geçmiştir.
Plucker, Beghetto, ve Dow (2004) literatürde geçen tanımları inceleyip ortak bir tanım geliştirmek istemişler ve “Üretkenlik; kabiliyetleri, işlemleri ve çevreyi kullanarak, bireyin veya grubun sosyal manada yeni ve gerekli bir ürün ortaya koymasıdır” demişlerdir.
Üretkenlik demek planlı olarak yeni ve gerekli bir ürün üretmektir. Cümledeki koyu ve italik yazılmış kelimeler olmadan ortaya çıkan, üretken bir işle elde edilen ürün değildir. Planlı yapılmayan, kazaen ortaya çıkan işlerin yaratıcılıkla ilgisi yoktur. Kabiliyetlerin belli bir amaca yönelik kullanılması şarttır yoksa bir maymunun daktiloyla yazdığı anlamsız ifadelere bile üretkenlik isnat edilebilir. İşten anlayan kişilerin bu eseri yeni ve orijinal olarak kabul etmesi gerekir. Üretilmiş olan her eser diğer insanların anlayışına ve idrakine sunulmalı ve test edilmelidir. Hayal gücü, fantezi ve tetikleyici düşüncelerle üretilenler mutlaka vücut bulmalı ve diğer insanlar tarafından değerlendirilmelidir. Yeni  olmalı yoksa sadece taklit, kopya veya intihaldir. Gerekli olmalı ve bir problemi çözmeye matuf olmalıdır. İnsanları sevindirmelidir. Yoksa sadece gereksiz ve aptalca bir çalışma olur (Wessel, 2012).

Üretkenlik Modelleri:

Literatürdeki neredeyse sayısız üretkenlik modellerinden üçü üretkenlik eğitiminde öne çıkmaktadır.
Birinci model yıllarca referans olarak kullanılmış olan Rhodes’in(1961) 4P modelidir. Üretkenliğin 4 fazını sembolize eden modelde üretkenlik çok boyutludur. İnsan (people), işlem (process), ürün (product) ve çevre (press- çevre anlamında ve p ile başlasın diye kullanılmış) fazları, kişiliğe, öğrenmeye, üretime ve çevresel etkenlere göre farklılık arz eder.
İkinci model Kaufman & Beghetto’nun(2009) 4C modelidir. Bu model üretkenliğin 4 aşamasını özetler. Büyük C (Big-C, Creativity), üst seviye üretkenliği temsil eder yani Allah vergisi üretkenlik de diyebiliriz, İleri-C (Pro-C) profesyonel üretkenliği temsil eder ve gayret ve çalışmayla Büyük-C seviyesine ulaşabilir. Küçük-C (Little-C) günlük hayattaki üretkenliktir. Mini-C ise insanın iç dünyasında farklı görüşler kazanması ve bunu iç eğitimi ve tecrübeye dönüştürebilmesidir.
Bahsedeceğimiz üçüncü modelde ise üretkenliğin 5 basamağı vardır ve döngüseldir. Üretilen bir fikir başka yeni fikirlere veya ürünlere kaynak olabilir. Mihaly Csikszentmihalyi’nin (1997) modelini şema ile gösterecek olursak:


Kısaca dönemleri özetlersek:
1-         Üretkenlik konuyu ele almayla ve bu konu üzerine yoğunlaşmayla başlar. Üretkenlik öylesine basit bir düşünceyle başlamaz. Fikirlerin kaynağını ve daha önce üretilenleri gözden geçirmek gerekir.
2-         Kuluçka döneminde farklı kaynaklardan bilgi toplanır ve düşünce kafada gelişmeye başlar. Alakasız gibi görünen konularda bile araştırmalar yapılır.
3-         Kuluçka döneminin bitişini ve tecrübe ve öngörüyle yeni bir düşüncenin veya ürünün keşfini ifade eder. Bu dönemde probleme bir çözüm bulunmuştur.
4-         Üretilen çözüm bu evrede teste tabi tutulur. İlk planda çözüm gibi görünen düşünce gerçek hayat değerleriyle test edilince yetersiz kalabilir.
5-         Normlara uyan düşüncenin yani çözümün artık detayları üzerinde çalışılabilir. Bu evrede fikir kusursuzlaştırılmaya çalışılır ve yepyeni, taklit olmayan bir ürün ortaya çıkar.

Üretkenliği Artırmada 6 Prensip
1-         Fikir üretimini ve değerlendirmeyi birbirinden ayırın. Bir problemin çözümünde konularla hem ilgili hem de ilgisiz düşünceleri kullanabilirsiniz. Ama yeni fikir üretiminde ilgisiz veya bağımsız düşünmeniz lazım. Akla ne kadar yeni fikir gelirse üreticilikte o kadar çok başarılı olursunuz. Sonra aradan en uygun ve güzel olanı seçersiniz. Problem çözmek için akla gelen çözümü test etmeniz lazım ki problem çözülebilsin ama üretkenliği geliştirmek için yeni fikirleri test etmemek, değerlendirmeden kaçınmak lazım. Yeni fikri kritik, cesareti kırar.
2-         Varsayımları test edin. Çoğu zaman nasıl düşünüyorsak o şekilde görürüz. Gördüklerimiz algılarımıza göredir. Aynı resme bakan iki kişi farklı iki resmi görebilir.
Yandaki resimde bazı kişilere göre yaşlı, bazılarına göre ise genç bir bayan vardır. Güle bakan bir kişi mutluluk hissetmesine rağmen başka bir kişi bakıp üzülebilir çünkü kaybettiği bir sevdiğini hatırlatabilir. Bizim uyaranlarımızla başkasının uyaranları farklıdır. Farklı uyarılara açık olmalıyız ve farklı insanlar gibi düşünmeye çalışmalıyız. Ne kadar farklılık o kadar yeni fikir.
Problem çözmek istiyorsak bu varsayımları test etmeyi bilmemiz gerekir. Karşı tarafın algısını, gizli anlamları ve amaçları algılamamız şarttır. Bazen bir problemin birden fazla çözümü olabilir. En güzel çözümü seçebilmemiz gerekir. Doğru çözümü seçmek için mutlaka farklı sorular sorabilmemiz, konuya farklı yönlerden yaklaşabilmemiz gerekir.

3-         Aynı tarzda düşünmekten kaçının. Ne demek istediğimizi anlatmak için iki egzersiz yapalım. Önce kollarınızı kapatın ve ellerinizi dirsekleriniziz üzerine koyun. Sağ kolunuzu veya sol kolunuzu üste koymak sizin fıtri davranışınız. Şimdi üstteki kolunuz alta gelecek şekilde kollarınızı kapatın. İşte bu farklı tarz düşünmedir ve zorlanacaksınız ve size ters gelecek. İkinci örnekte iki elinizi parmaklar iç içe geçecek şekilde birleştirin. Üstte sağ veya sol elinizin başparmağı olacaktır. Şimdi diğer parmağınız üste gelecek şekilde kilitleyin. Zorlanacaksınız ve size doğal gelmeyecek.
Alışılmış, rutin düşünce sisteminizin dışına çıkın.
4-         Yeni yaklaşımlar geliştirin. Yeni bir ürün elde etmek için yeni bir perspektiften bakmak gerekir. Arşimet’in yer çekimini bulması onun farklı bir bakış açısıyla bakmasının neticesidir. Bazen insanlar ağaçlardan ormanı göremeyebilir! Dar bir bakış açısından geniş bir anlayış çıkmaz. Detaylara boğulan insanlar bazen gerçek resmi göremeyebilir.
5-         Olumsuz düşünceyi en aza indirin. İnsan tabiatı gereği genç yaşlarda analiz ve kritik yeteneklerini geliştirir. Büyüyünce de başkalarının özellikle gençlerin fikirlerini beğenmez. Okulda bile önce eleştirir sonra düşünürüz. Kalıp cümlelerimiz vardır. Örneğin:
·             Bizim problemimiz başka
·             Bunu daha önce denedik
·             Çok fazla zamanımız yok
·             Yeterli yardımımız yok
·             Bizim sistemimiz yeterli değil
·             Biz her zaman böyle yaparız
·             Bu uygulanamaz
·             Bizim yöntem uzun zaman önce test edildi
·             Bu pratik değil
·             Bu gelecekte olabilir
·             Bu geçmişte kaldı
·             Buna hazır değiliz daha
·             Daha önce çok denedik
·             Bunu eski çalışanlara öğretemeyiz.
·             Bu iş çok maliyetli
·             Kendi giderini karşılayamaz
·             Çok para harcamak lazım ve kazandıracağı kesin değil
·             Bu çok radikal
·             Aşağı yukarı bizim yaptığımızla aynı
·             Kağıt üstünde güzel ama pratikte çalışmaz.
·             Standartlara uygun değil
·             İdare sevmez bunu
·             Benim sorumluluğum dışında
·             Kurallara aykırı
·             Çalışan sistemi bozmayalım
Daha birçok örnek verebiliriz.
Yeni düşüncelere dengeli yaklaşmamız gerekir. Her yeni düşünce yeni bir maden gibidir, işlenmesi gerekir. Yeni bir fikirle karşılaşınca kritik yerine ‘Burada orijinal olan düşünce nedir?’ diye kendimize sormalıyız. Yeni bir fikirle gelen kişiden bu fikrin orijinal kısımlarını dinlemeliyiz.
6-         İhtiyatlı şekilde risk alın. Başarısızlık yeniden başlamak için bir fırsattır” diyor Henry Ford. Üretken düşünce belli bir miktar risk almadan oluşmaz. Bütün riskler aynı derecede tehlikeli değildir. Fikir üretip yanılma, ürün imal edip satma ve finansal kayıplarda bulunma kadar zararlı değildir. Beğenmediğiniz fikirler yerine yeni fikirler ortaya konulabilir. 
       
      Okullarda yapılabilecek 7 farklı gruptaki yaklaşık 15 aktiviteyi bir sonraki yazımızda paylaşacağız. 




Csikszentmihalyi, M. (1997). Creativity. New York: Harper Collins.
Kaufman, J. C., & Beghetto, R. A. (2009). Beyond big and little: The four C model of creativity. Review of general psychology, 13(1), 1.
Plucker, J. A., Beghetto, R. A., & Dow, G. T. (2004). Why isn't creativity more important to educational psychologists? Potentials, pitfalls, and future directions in creativity research. Educational psychologist, 39(2), 83-96.
Rhodes, M. (1961). An analysis of creativity. The Phi Delta Kappan, 42(7), 305-310.
Stein, M. I. (1953). Creativity and culture. The journal of psychology, 36(2), 311-322.

Wessel, D. (2012). Organizing Creativity (2nd ed.). Createspace.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder